23 Aralık 2012 Pazar

BEN...AYRILMAK İSTİYORUM

Pathetic. Durumum tam anlamıyla "pathetic".
Bazı kelimeler vardır ya İngilizce anlamını bilirsiniz de Türkçeye tam çeviremezsiniz, onlardan işte pathetic.
Şu ana kadar fazlasıyla romantik anlarımızın bulunduğu, koli bandıyla ve ethernet kablosuyla aşkımızı daha da alevlendirdiğimiz bilgisayarım ve ben söz konusuyuz.
"Sevgili  Sayın Bilgisayar,
Nerden baksan 2 yıllık beraberliğimizin bir sonu olacağını ikimiz de biliyorduk. Yine de karşıkoyamadık içimizdeki bu birliktelik isteğine. Sen, ben olmadan son derece içine kapanık, melankoliksin. Ama bilirim ben seni, biri ilgilenmeye başladı mı nasıl da parlarsın ;)  Bense sensiz hayata bağlanmasını sağlayan fişlerinden biri çekilmiş gibiyim. Ama unutma ki başka pirizler de var. İkimiz de kendimize yeni pirizler buluruz umarım.
Sorun sende değil bende. Demeyi çok isterdim. Ki öyle de. Ama demeyeceğim. Çünkü fazlasıyla klişe.
Sana bağımlı oldum çıktım, Maria Puder ve aşığı Raif Efendi gibi olduk bu 2 yıllık süreçte. Birbirlerinden ayrı 1 dakika bile geçiremeyen bir çift... Belki aradığımı sende buldum, benim sesim, görüntüm, ruhum oldun, hayata tutunman için gerekli enerjiyi benden aldın ama buraya kadarmış sevgili dost.
"Vay orspu çocuuu hemen dost dedi amnskiiiiim" diyebilirsin. De. Haklısın.
Yine de bu birlikteliğimizin ikimize de zarar verdiği gerçeğini değiştirmeye yetmiyor. Sana esir oldum amına koyim. Sen de bi ağırlaştın, ayyaşlaştın, kendine gel olm. İkimiz de yoklukta ebediyete kavuşacaz yoksa.
Yeni pirizler bulman dileğiyle. İstersen sende kalan tüm eşyalarımı yakabilirsin. Onları geri alamam. Aman dikkat et kendini de yakma da...
Hayatta başarılar dileğiyle,
Eski Dost"
Hayatımda bir farklılık olması adına bilgisayarımdan ayrıldım. İşte durumumun "pathetic"liği.

14 Aralık 2012 Cuma

"I'M YOUR KLEPTOMANIAC GIRLFRIEND"

Canım. Lütfen.
BİRLİKTE BİR SÜRÜ ŞEY ÇALABİLİRİZ!
Kleptomanik kız arkadaşın olurum senin. Hazır senaryo da var ya, durmamız hata.
Satışa sunulan mallarından birinin çalındığını fark eden mağaza görevlisi gelir de "VERİN ONU BAKİİİM. ANNENİZİ ARARIM SORA. NE ANNESİ POLİSİ ARARIM ULAN!" derse bilmiyormuş gibi davranıp "Şey, kız arkadaşım -kız arkadaş ne saçma bi sıfat lan- kleptomanik. Tedavi görüyor, hatta 2 aydır hiçbir şey çalmamıştı ama....."lı diyaloglarda bulunsan sanki karşındaki mağaza görevlisi kişi anlayacak amına koyim.
"Kleptosmbaasfğani ne lan?" diye düşünür bi kere. Eh, elin veledine rezil olmamak için de soramaz ya! Gün bizim günümüz. Özür diler gideriz.
Bu da böyle bi hayal işte. Boş bi hayal. Ama güzel bi hayal. 2. kişisi olmayan bi hayal.
Kleptomaniden -kleptomanik hayallerden- dem vurmuşken(!) bugün o anlık kleptomanik cesaretiyle ne yaptığımı anlatsam aklın durur blogger.
Abimin sıvetşörtünü giymiştim eve gelince. Kolları falan uzunca bi şey. Ama rahat da. Neyse, sıkıldım çıktım dışarı. Dışarı dediğim de bakkal. Bira alıcam. Aldım birayı. Dedim acaba yanında ne iyi gider. Aldım bi cips. İyi akşamlar dedim çıktım. Girdim yandaki markete. AND THE STORY JUST BEGANANNANAN
ANAN.
Elimdeki bozuk 4 liranın yeteceği çikolata tarzı bi şey alıcam. Dedim Petito. Sudan ucuz. Su 50 kuruş ama Petito değil. 35 kuruş o. Çok da güzel ayrıca. Her türlü gideri var. Ama Petito'nun gofretinden aldım. O suyla aynı fiyat.
Gerçi rafın gerisinde kalmış kutudan bi Petito Gofret alırken ikinci bir Petito Gofreti sıvetşörtünüzün koluna saklıyorsanız sudan daha ucuz!
EHEHEHHEHE.
Olm hep yapmak istemiştim lan. Geçen seneden beri bunun hayalini kurardım hatta. Kameranın da çekebileceğinden çok daha karanlık zaten.
ÇOK MUTLUYUM LAN.
İşin not kısmına gelirsek: Önceden planlasam yapamayacağım bi şeyi anlık deli cesaretiyle gerçekleştirmek olmam, PAHABİÇİLEMEZ.
Geriye kalan her şey için, Master Card.

I SAID HEYYYEAYAEYAYEEYEYEAEYE

I SAID "HEY".
WHATS GOIN' ON?
Hiçbi şey canım, hiçbi şey. Koca bir HİÇBİR ŞEY. Bir arkadaş grubum bile yok. Lisedeyim lan! Tamam Hazal ve Buse var. Evet ikisini de çok seviyorum ama Hazal'ın annesi kuyruk gibi peşimizde takılırken biraz zor. Hazalcım eğer ki okursan şunu bil ki annenin üstünde sözün geçmediğinden -daha çok annenin mutsuz olmasını istemediğinden- ötürü bizim üstümüzde söz geçiriyor oluşun çok mantıklı. Ama bunun üniversitesi, iş hayatı var. Annen de ebediyen yanında kalacak değil ya. İkinizin de sağlığı için az zamanda da olsa ayrı kalmaya başlamanız çok önemli.
Onun dışında arkadaş grubum olabilecek bi grup insan silsilesi var ama onlardan biriyle konuşmadığım daha doğrusu o birinin benle konuşmadığı için böyle bi şeyin olamayacağı, olacaksa da benim dahil olamayacağım çok açık. Burak, canım. Mantıklı olsana kuzum. Niye Demi? Niye Yağmur? Çok mu akıllı onlar? Çok mu zevk veriyor sana muhabbetleri? Hatırlıyorum vallahi, "sn olmynca onlra sğndm rsmn" dediğini. ACİZ MİSİN KUZUM? Niye yani? Tamam ben de öküzüm, gerizekalının önde gideniyim ama en azından anladım ne kadar saçma ve kırıcı davrandığımı. Sana en azından bir özür borçlu olduğumun da farkındayım ama şu an gelip "özür dilerim......................." desem, anlamazsın. Anlayabilecek düzeyde olduğunu sanmıyorum. Hâlâ aptal aşık rolündesin canım. Ha kendime hiç değinmiyorum. Ama bunun da düzeleceği bir gün gelecek eminim ki.
MUTLU GÜNLER BİZİ BEKLER!
Üniversitede arkadaş grubum olmazsa dağıtırım ortalığı!
Liseden pek umudum yok. Belki 12. sınıfta çevrem genişlerse "sınav stresi ehehehe" diye evden çıkıp takılabileceğim birkaç insan olacak o kadar. Üniversitede ayrı eve çıkamazsam ise de gitmem! Vallahi gitmem. Bir sene daha oturur çalışırım adam gibi. Evden ayrılmak çok önemli. Zaten kendi kendine bakabilecek kapasitedeyim. İş de bulurum kendime. Hem ev arkadaşı dediğin zaten sürekli birlikte olacağınız için zevkleriniz pek uyuşmasa da seveceğin kişidir. Ne bileyim. Kız kıza da kalmak istemiyorum açıkçası. Zaten doğru cinsiyette doğduğuma dair şüphelerim var. Bir o kadar ergen kızlar gibi davransam da ergen erkekler gibi davranmak istediğim taraflarım da azımsanacak derecede değil.
Sarhoşum sanırım. Bi tane Carlsberg içtim. Başım ağırlaştı gibi. İkinciyi içsem nolur bilmiyorum ama şu uyuşukluk çok güzel lan! Kafamı geriye atsam kaldıramam bi daha. Öyle bi şey.
Hem Slash gelecek falandı filandı ya, onlardan bağımsız olarak -zaten gidemeyeceğimi bilerek- -gidersem de gidecek kimsem olmayışını bilerek- -tek başına da gidecek olmamın hiçbi manası olmayacağını şart koşarak- fizy listemde bi şarkısı vardı, onu dinliyorum iki gündür. "By the Sword" şarkının adı. Zaten Slash'in tek çıkardığı fazla şarkısı yok diye biliyorum. Ama olm şarkı süper bi şey lan!
Bu arada 2. sınavlarda da yan gelip yatmama rağmen edebiyat hariç +90 bekliyorum, ehehehe.
O kadar da kötü durumda değilmişim sanırım. o.O
Şu an dışarı çıksam -dışarı dediğim Trump Towers'a, Uykusuz almaya- başım döner de düzgün yürüyemez miyim onu bile bilmiyorum lâkin çıkmak istiyorum! İnsanlı kalabalık yollarda dengemi kaybederek yürümek istemişim, çok mu? AHAHAHA.
Ha Slash'in şarkısını da "lahavlevelaislabonita"nın blogundan almıştım, ehehehe. Ölmeden önce o çocuğa dövme yapmak istiyorum, ikinci bir ehehehe.
Şu Slash de "Sıleş" diye mi okunuyor "Sılaş" diye mi "Sıleyş" diye mi onu da bilmiyorum, "Sıleş" diyip geçiyorum.

7 Aralık 2012 Cuma

:D:DDd:dd:Dd:DD:D.d:D'den :SSSSSSSSSSSSS'ye ani geçiş yaptığım zamanlardan birindeyiz.
İyi ki bi iş aradım. İyi ki yapabileceğimi düşündüğüm bi iş buldum.
Hemen mükemmel olduğunu düşünen aslında mükemmelin yanına yaklaşamayan özgüven patlaması yaşayan insanlardan biri oldum. Hani şu gerizekalının teki olup da bi akıllı kendi sananlardan.
Gerçek anlamda hiçbir şey yapmamak canımı sıkıyor. Tüm günlerim şu bilgisayar denen illetin başında ekrana somurtarak geçiyor. İnsanlarla daha yakın olabileceğim bi etkinlik istiyorum ben. Ve bir şeyler yapabileceğini bildiğin hâlde boş duruyor olma durumu fazlasıyla iğrenç.
YA OF NE DEDİĞİNİ BİLMEYEN GERİ ZEKALI ERGENLERDENİM İŞTE AQ
SİKİYİM.
SÜREKLİ İNSANLARA RAHATSIZLIK VERMEKTEN BIKTIM AQ.
ÇÜNKÜ İNSANLAR SÜREKLİ NE YAPARSA YAPSINLAR DİĞER İNSANLARI ELEŞTİRME PEŞİNDELER. (KENDİ DE YAPIYO ORDAN BİLİYO XD)
YA AMA AQ.
BANA NE.
BANA NE OLDUĞU GİBİ SANA NE.
oq bb

6 Aralık 2012 Perşembe

AYAKTA DURAMIYORUM

OLEY.
3 ay içinde ölücem.
GERÇEKTEN.
Ulan amma yeme bozukluğuymuş be.
Niye diş teli taktrdn ki yha snn dşlrn ktü dğldi.ss YARRAM SANA NE. Bİ BİLDİĞİM VAR DEMEK Kİ TAKTIRDIM.
Diş telli 2. günüm. ISIRAMIYORUM. Isırınca çocuk doğuruyorum resmen. Anca supangle, meyveli yoğurt, çorba. KUSMASI EN KOLAY OLAN YİYECEKLER.
Aşırı yeme bozukluğum ha bulimia nervosaya dönüştü ha dönüşecek. Belki okulda rahatça kusamıyorum diye "tüm yediklerini çıkaran" grubuna mensup değildim. E, diş teli olunca kimse de garipsemiyor bu kız niye yemek yemiyor diye :Ddd:dd:Dd:DDd Evde zaten buzdolabının anasını sikip tuvaletin amına koyuyorum. Olmadı BİM var. Olmadı MANDALİNA tezgahları var. Bime gidip kusmak için aldığım çikolatalara verdiğim para da resmen giriyor ama.
Bulimia nervosa demişken, her ne kadar bedenen tam bi bulimik sayılmıyorsam ruhen bi o kadar bulimiğim.
Gerek kleptomanik dürtüler olsun, gerek madde kullanma -madde kullanmaya teşebbüs(?)-, olsun. Alayına var. Mükemmelliyetçilik desen en ince ayrıntısına kadar.
3 ay içinde 20 kilo verebilirsem -kusarak tabi- GÜZEL GÜNLER GELİYOR GÜNEŞLİ GÜNLER derim.
2. dönem 2 3 hafta yokum msl bnce çk gzl olr. O ZAMAN DA MERAK ETMEZSEN ÖL AMK.
Rehabilitasyondaymış o yhaaaaa :SSSSSSSSS falan deseler mesela Geçmiş Olsun diye mesaj atmayı çok görmezsin umarım :)99:)9:)9):))):)9
Neyse. Öyle iğrenç sikimsonik günler geçiriyorum işte.
"İyi ki doğdun."

21 Kasım 2012 Çarşamba

Sinirliyim blogger.
Benim alacağım kitapları neden alıyorsun ki? Başka kitap mı kalmadı? Neden illa onlar? Psikiyatriye ne zaman ilgi duymaya başladın hem? 
Hayır benim yazdıklarımı okuyor da değilsin -ki hangi kitapları alacağımı da yazmadım- başka okunacak kitap bulamadın mı? Peki niye servisin ortasında koca harflerle Chuck Palahnuik yazan Fight Club posterini benim görebileceğim şekilde açıyorsun?
Umursamıyorsan tam umursama amk. Yanına yaklaştığımda kaçan adamın benden nefret ettiğini düşünürüm, başka açıklaması yok. Olamaz da. 
Gerçekten sıkıldım. Lisenin -lise bile değil yaşadığım tüm süreç- sonuna kadar bir muamma olarak kalacak değil ya. Artık açıklığa kavuşsun şu iş ya.

19 Kasım 2012 Pazartesi

Çok pis tribe girdim lan blogger. İnsanlar hak etmediği şeylere sahip. Bazı ben ve benim gibiler ise hak ettiğimiz şeyleri bile alırken illa bi sorun çıkıyor diye aqlıyoruz. Yazık lan bize.
HAYIR AMK SENİN GİBİ EGOYİZ BİRİNİN BİLE SEVMEDİĞİN HALDE BİSSÜRÜ ARKADAŞI OLABİLİYORKEN TÜM SORUN BENDE Mİ?
SONRA Bİ DE TERCİH EDİLDİĞİM İNSANLARA BAKIYORUM İYİ HOŞ KİŞİLER AMA ONLARDA OLUP DA BENDE OLMAYAN NE VAR?
HAYIR, YOK YANİ CİDDEN SORUN NE?
ONA GÖRE KENDİMİ DÜZELTMEYE ÇALIŞIRIM BEN DE AMA SÖYLEYEN DE YOK. ZAMANINDA KONUŞTUĞUM BİSSÜRÜ KİŞİ ŞU AN DİĞER ARKADAŞLARIYLA ÖNCESİNDE BENLE KONUŞTUKLARINI KONUŞUYORLAR. İLAY UMURLARINDA MI? YOK. NİYE OLSUN Kİ? OLMASIN ZATEN. OLSA DAHA DA ÇOK ÜZÜLÜRÜM.
HER ŞEYE SİNİRLERİM BOZULUYOR ZATEN O APAYRI Bİ KONU.
Neden benim olduğum her yerde benim dahil olamadığım bir arkadaş grubu var?
Ulan Twilight izleyen kızın bile arkadaşı var lan! Nick Jonas ile evlenip çocuk sahibi olacağını düşünen kızın da benden daha fazla arkadaşı var!
Falcının dediklerinden sonra umutlanmıştım oysaki ben. Dedikleri ile ilgili olsa da olmasa da umutluydum lan ne biliyim. Şimdi o da kalmadı.
Gerçi şu anki zamanlama harika. Yarın TÜYAP var. Geçen seneyi hatırlatmayayım. Yarın hem kendimi hem de geçen sene tüm fuarı birlikte gezdiğim arkadaşı gözlemle fırsatım var. Buna göre ruh halimin daha da beter olmasını gerektirecek bi mevzu olursa 3 ay sonraki planlarım için daha da güzel ortam hazırlanmış olacak demek.
BURAQ REDDET BENİ AŞQIM XD
YÜZÜME SÖYLE SENİ GÖRMEK İSTEMİYORUM DE. NOLAR.
NIGGA STOLE MY BIKE BIKE BIKE. NIGGA STOLE MY BIKE. BIKE. BIKE. NIGGA STOLE MY BIKE.
oq bb xd

13 Kasım 2012 Salı

:/

Sırf o "büyüteçle" kelimesine güvenip yarın boyumu aşan ama yapmam gereken bi işe kalkışacağım.
Ters teperse hiç ama hiçbir fikrim yok ne yapacağıma dair. Bulimik ve kleptomanik sıfatlarını sonuna kadar harcarım sanırım.
Bulimik demişken vücut ağırlığımın %30'unu kusarak-laksatif alarak-aşırı egzersiz ile-açlık krizleriyle 3 ay içerisinde kaybedersem rehabilitasyona girebiliyorum. Gerçi bu gidişle rehabilitasyona gireceğim zaman saçlarım kemoterapiye girmişçesine dökülmüş ve dişlerimin çoğu çürümüş olacak, o ayrı.
Tel varken çürüyen dişler. Tabi.
Yine de bedenen tam anlamıyla bulimik olmasam da ruhen bulimianın amına koymuş bulunmaktayım.
Bulimia olmasa da yeme bozuklukları denen illetin bende başgösterdiği kesin.
Ne bu ilgi merakım onu hiç bilmiyorum.
Annemle aynı evde yaşamaya devam ettikçe de ikimizin de sağlığı/psikolojisi ciddi derecede bozulacak, buna ne yapmalı yine hiç bilmiyorum. Anne sen hep işe git.

Bir de arkadaşım olan kişilerin yeni arkadaşlıklarını dostluk seviyesine çıkarırken bizim hala yakın arkadaş olarak kalmamız nasıl sinirlerimi bozuyor, nasıl kıskanmamı sağlıyor hiç anlatamam. Üzülüyorum sadece.
Kendime sanırım. Yine bilmiyorum.

Falcının dediklerinin de hiçbiri çıkmadı ayrıca. Bence onu dava edebilmeliyim. Ha tabi ki falcıya güvenerek hareket etmiyorum ama en azından umut bağlamıştım. Şimdi o da pek yok.

:/

Raif Efendi'ye katılıyorum. Bir kişi yüzünden yaşadığını hissetmesi gerçekten tuhaf.

1 Kasım 2012 Perşembe

Asıl mesele şu ki Walking Dead'in ilk sezon finalinden hemen sonraki anlık duygularımın etkisiyle kalbim çarptı sandım. Sonra nedense twittera girip aramaya "heav....." yazmam gerekiyormuş gibi hissettim.
SORRY, THAT PAGE DOESN'T EXIST
Aqladım.
Aklıma kötü şeyler geliyor.
İntihar girişiminde bulunup kanıt bırakmamak için bile silmiş olabilir.
HAYIR. SONRA BUNU OKUYACAK. VE GÜLECEK.
Demiyle gülme aq
Kızın salak olduğunu hepimiz biliyoz.
HEPİMİZ.
Cidden kötü bi şey olduysa kendimi affetmem yalnız aq.

+%^'&/+&!+?

Twitter neden silinir arkşlr? 
Nasıl bi işaret bu? 
Daha doğrusu işaret mi yoksa gerçekten hiçbir başka düşünce olmadan, basitçe sildi mi?
Okuyup mutlu oluyordum lan ben onları. 
Yarın anliycaz, dırım dırım. 
Facebook mesajlarını silemiyor ne de olsa.
Telefonumdaki tek mesajsa telefonum bozulduğu için silindi. 
Silinmek. 
Tm.

31 Ekim 2012 Çarşamba

Çok Komik

Sinirlerim bozuk.
İnsanlara karşı ne hissettiğimi anlayabilsem her şey çok daha güzel olabilirdi. İnsanlar derken birey birey değil, genel olarak tüm insan varlığı için. Eğer gerçekten de sandığım gibi -özellikle zeki- insanları gözetlemekten inanılmaz bir haz alıyorsam psikiyatri için gerçekleştirmem gereken şartlara odaklanacağım. Yok, en basitinden bir insanın söylediği tek söz bile beni delirtiyorsa, insanların sadece çalışarak neler başarabildiğini göz önünde bulundurarak olabildiğince insanlardan soyutlaşmış bir mühendislik dalına yöneleceğim. En mantıklısı bu.
Bugün düne oranla daha fazla insanla konuştum mesela. Ve bu beni garip bi şekilde mutlu etti. Konuştuğum insanların ağırlıklı olarak sevdiğim kişilerden oluşması da beni mutlu eden şey olabilir esasında. Önce bunun ayrımını yapmam gerek.
Birey birey insanlar hakkında ne hissettiğimi de anlatmak istiyorum. Ama isim vermeden. Sonuçta yine belli yine belli.
Mesela aşırı şekilde sevdiğim ama belli etmediğim, olabildiğince kaba davrandığım, en ufak tartışmamızda ya da kavgamızda yine aşırı kafaya taktığım insanlar var. Hepsine duyduğum sevginin sevgi olmasından şüpheliyim tabi.  Diğer duygulara girmiyorum ama aklınıza en klasik olanı da gelmesin.
Sonra bu -tam olarak sevgi olup olmadığından emin olamayıp- aşırı sevdiklerimden biriyle konuşmuyorum. Konuşmamak derken konuşmamak için elinden ne geliyorsa yapmak, hatta olabildiğince aynı ortamda bulunmamaya çalışmak derecesinde ileri boyutlu bir konuşmamak. Ha o benle konuşmak istemiyorsa sorun yok. Ama bilmek isterim. Hiçbir şekilde konuşmak ve görmek dahi istemiyorsa anlayabileceğim bi şekilde belli etsin sorun yok. Gidip tekrar konuşmamız için bir ihtimal olup olmadığını sormaya da bu yüzden çekiniyorum ya. Egoyu, gururu da geçtim. Tek derdim daha kötüsü olmasın. Hiç iyi şey olmamışken daha kötüsü olmasın. Üzülmeyi fazlasıyla hak ediyorum tamam ama "umursama" tavsiyesi -de- alındığı için siklenmemeyi de kaldıramıyorum. Bana "umursama, aldırış etme, yokmuş gibi davran" diyen adam sana farklı şey diyecek değil ya. Yapamıyorum. Yapmaya çalışmak da istemiyorum. Bu kadar kolay olmamalı. 
Gerçi bana "umursama" diyip "duygularını içine atma, insanlara belirt" diyen de aynı adam, bilemedim.
İSTİKRARLI Bİ ŞEKİLDE CİDDİ OLMAK BANA YAKIŞMIYO
Ne bileyim. 
Çok sevdiğim ama uzakta olan insanlar var sonra. Tüm günümü onlarla geçirsem sıkılmam ama en fazla vazzep, sıkaypi falan. Üniversitede aynı evde kalmayı istediğim arkadaşlar bunlar. Her şeyimi bilenler, her şeylerini bildiklerim. En çok da onları kırdığımda üzülüyorum mesela.
Yine çok sevdiğim, başkasıyla yakın oldu mu aşırı kıskandığım bi grup var. Hele bunların içinde çok arkadaşı olanlar da var ki sormayın. En korktuğum durum bu sanırım.
Bazılarını da yine baya seviyorum ama onlar bana uzak ben onlara. Bunların genelde kafası fazla çalışıyor.
Bi de çevremde bazı insanlar var ki fazla tanımıyorum ama seviyorum. Baya seviyorum hatta. Ki onların çoğu beni tanımıyor ya da sevmiyor ya da umursamıyor. Seveni çıkarsa da sonradan ben soğuyorum genelde, o ayrı.
Eskiden aşırı sevdiğim, bi anda soğuduğum hâlâ da ısınamadığım insanlar da yok değil.
Ve son olarak her söylediklerinde suratlarına geçirmek istediğim gerizekalılar.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bu ne biçim bi yazı oldu lan. Çok umrunuzda sanki aq. Başta güzel gidiyodum sonradan iyice batırdım zaten aq. Bana ne aq. Burayı günlüğe çeviricem glb. Bi de şu karikatürlerdeki aşırı akıcı yazılardan yazmadan ölmek istemiyom. Bugün aşırı bi kitap okuyasım var. Hazır gün bitmeden :)99:)9:)9:)9 Güya Walking Dead de izliycektim bugün. Şu yazıyı bitiremedim diye izleyemedim. Saat 00.00 oldu aq.
HA BUGÜN SAATLERİN ARASINA TEK NOKTA KONUR HOCAM DESEYDİN NOLURDU HA NOLURDU
------------------------------------------------------------------------------------------------------------



Bu da günün şarkısı.

30 Ekim 2012 Salı

KENDİMİ DURDURACAK DEĞİLİM DEMEK İSTERDİM

Mrb :)
NİYET ETTİM BU YAZININ SONUNU GETİRMEYE.
Agnostikimsi bi şey olmasam besmele bile çekerdim aq.
Gerçi Freddie Amcamız da "Bismillah, we will not let you go"lu sözler yazıyor ama Müslüman olduğunu hiç sanmıyorum.
Tüm yaz mevsiminden şu ana dek yaptığım hiçbir şeyden zevk alamaz hâle geldim. Okulda geçirdiğim her dakika geçen seneyi özlüyorum. Her şeyiyle. Hele ki 2. dönemin son zamanlarında sınav haftası olsa bile okula gitmekten aşırı bi zevk alıyordum. Vay amk. Okula gitmekten zevk almak ne demek ya? Gerçi dile geçsem şu  anki sınıfımdan nefret ettiğim kadar okuldan zevk almaya başlarım ama yine de bi geçen sene olmaz. Ne varsa artık o yılda. Resmen psikolojim bozuldu amk sınıflar değişti diye. 
Sırf sıkıntıdan saç boyuyorum. Geçen kızılımsı bi kahveydi mesela hiç beğenmedim onu. Geçen senenin başlarındaki hâline döndürmeye çalıştıkça batırıyorum galiba da mühim değil. En son pembe attım aralarına. Onun yüzünden annemle de kavga ettim. Okula gittim, müdür ve yardımcısı da "yarına aksın o :)" dediler. Ama o :) daha çok ;) ve :@ karışımı bir ifadeydi orası tartışılır. Hiç pembe saç mı olurmuş ya şimdiki gençler de ahahaha :). Niye amk niye? Pembe renk değil mi? Saçta olunca ne değişti? Saçım olmasa ne değişirdi? İlla siyah, kahve, sarı tonlarında olacak. Mavi, yeşil, kızıl olursa ucubedir, orospudur. Böyle basit bi genelleme var maalesef ki. Aqladım delice. Zaten sınıfımdaki gerizekalılar da bana ilkokuldaki Lady Gaga, Demi Lovato muamelesi yapmaya başladı. Bu vesileyle bileklerime "Stay Strong" dövmesi yaptırmayı düşünüyorum.
O saçlar yarına akmamış olduğunda Ali hocanın tepkisi ne olacak merak ediyorum. Aramızda "Velini çağır, gelsin :)". "Gelmişken kaydımı da alır, siz de kurtulursunuz ben de." gibi bi diyalog geçmesini ummuyorum açıkçası. Ama şartlar bunu gerektirebilir. Devletler olağanüstü durumlarda yasalarını geçersiz sayıyorsa ben de bu "olağanüstü durum" için aynısını uygulayabilirim. Sonuçta servis olmaması gibi bir normal şartlar altında olmaması gereken durum daha var. Yeni okulumda daha mutlu olmayacağımı kim söyledi hem? Üniversitede unutacağım birkaç kişi dolayısıyla bu okulda daha fazla kalmamın anlamı olmaz. İlgilenmeleri gereken tek nokta derslere olan bakış açımız, derslerine olan bakış açımızın kötü olmasındaki etkenler ve bu etkenlerin yok olması yönünde çalışmalar olması gerektiği hâlde sevgili okul idaresi saçıma taktı. Hepinizin saçı dökülür umarım. Benim dökülmüyor ya, iltifat aslında.
Burakla da hala konuşmadım. Okul değiştireceksem kesinkes konuşurum, bu da bir gerçek. Yoksa bu şekilde üniversiteye kadar yolu var. Konuşacağım şey de artık her neyse şubattan beri planlıyorum. Alt tarafı özür dileyeceğim. Ve buna bağlı birkaç şey daha. Belki ikimizin de etraftaki gerizekalılarla zaman geçirmemiz gerekiyormuş gibi davranmaktansa birbirimizle konuşmamız gerektiğini söylerim. Ya da "çok kskndm cnm annlre slm" derim. Ama sonunda "why so serious" olan tarzdan değil "i am seriously serious" olanlardan.

Benim ruhum ölmüş. Şu yazıyı yazarken bi nebze bile zevk alamadım. Ne de kendimi düzgünce anlatabildim. Hazır insanların fotosentez yaptığını düşünüyorken -üzerimde de yeşilli bi şeyler varken- bitki gibi davrandığımı söyleyebilirim. Sadece aşırı kaba taslak şekilde ne olup bittiğini yazdım ve hala yazıyorum. Duygularından arınmış bi bitki gibiyim. Zaten tüm gün "zombiyim ben" diyip durdum.
Zombi olmam gerekseydi L4D'teki Witch olurdum. Şüphesiz. Aynı karaktere sahibiz onunla. Saçlarımız da benziyor hem.
Eskiden gülerdim.

22 Eylül 2012 Cumartesi

Realist Balıkçı, İdealist Kuzu

"Önce onu tamamen soydum. Nasıl da tekmeledi, ısırdı ve tırnakladı. Boğazını sıkarak onu öldürdüm ve sonra da etlerini odama götürebilmek için ufak parçalara böldüm. Pişirdim ve yedim. Fırında pişen küçük poposu öylesine yumuşak ve tatlıydı ki... Tüm vücudunu yemem tam dokuz gün sürdü. Ona tecavüz etmedim, ama istesem bunu yapabilirdim. Bir bakire olarak öldü."
Evinize böyle bir mektup geldiğini ve mektupta sözü geçen küçük kızın sizin kendi çocuğunuz olduğunu düşünün. Hem de kızınızı bu mektubu yazan kişiye kendi ellerinizle teslim ettiğinizi. Hiç hoş değil, değil mi? Ama gerçek. Siz bu yazılanları ne kadar inkâr etmek isteseniz de ne yazık ki hepsi yaşandı ve artık geri dönüşü yok. Bu mektuptaki kızın ve ailenin aklınıza gelebilecek tüm özellikleri övülse bile küçük kızın öldürüldüğü ve yendiği gerçeğini değiştirmek için yeterli olmayacaktı. Ya da talihsiz kızın başına gelenlerin şiddetini azaltmayacaktı.
Gerçek. Hem de tüm çıplaklığıyla.
Peki neden kabullenemiyoruz?
Niye duymak istediklerimizin dışındaki gerçekleri yok saymak için bu kadar cebelleşiyoruz?
"İyisin, hoşsun ama boşsun yha.s.s"
Eee, benim iyi ve hoş olmam boş olduğum gerçeğini değiştirdi mi şimdi? Ne yani bu? Ayrıca verdiğim örneği sikeyim, net.
Tamam sen seviyorsun, hâlinden memnunsun, daha iyisini de istemiyorsun ama kuzum bunu da kabullen be. Çok iyi bildiğin bi şey, ama yokmuş gibi davranıyorsun. Yapma işte onu. Sen de ben de biliyoruz ki senin o "yokmuş gibi" davranman hiçbir şeyi değiştirmiyor, hem de hiçbir şeyi. Neticede "1", 1'dir. 
Oyalama beni. 
O gerçeğe "hee" diyip geçsen, inan ki etkisini daha az hissedeceksin. Ama yok, illâ ki karşı çıkman lazım. Güzel değil çünkü o. Hem "hayır yaee" diyince haklı olan da sen oluyorsun, değil mi? Karşındaki senin de bildiğin gerçeği sana söylediği için suçlu, di mi?
Şimdi de diyeceksin ki "e tamam, o benim gerçeğim. peki ona ne yani? ben zaten biliyoreröereröeröeiröeröreörieröm." Hah işte, bunu da deme. Kişisel algılama. O gerçeği yüzüne çarpıtan arkadaş senin üzülmen için demiyor onu. Senle bi alıp veremediği de yok. İyiliğin için söylüyor hatta. Düzeltebilmen için şans tanıyor işte sana. Daha ne amk. Neyine inkâr ediyon, ha? Noldu şimdi, memnun musun? Evet, her şey fevkaladenin fevkinde, her şey mükemmelin ötesinde. Evet canım, haklısın. Böyle devam et. Sen egona yenik düşmüş sığır yoksunsun sana sunulan gerçeği lehine çevirebilecek zekadan. Ya da suç bende ki sana laf anlatmaya çalışıyorum.

23 Ağustos 2012 Perşembe

YA AQ

:(
Naptım da size hepiniz düşman kesildiniz bana?!!?!?!? Naptım da mahvettim -sanki çok arkadaşım varmış gibi- tüm ilişkilerimi?!?!?!? Naptım da hepinizin o "biriyle konuşmak istersen açıktır o hep ya yardımcı olur hanyy yoksa o kadar siklemeye gerek yoq" dediğiniz kız oldum?!!!?!?!???
YA AQ NAPTIM BEN
NİYE HEP TÜM SUÇLU BEN OLUYORUM AQ
Nasıl olsa trip falan atmaz kimseyle küsmez diye raad takılıyonuz di mi. 
Nasıl olsa siklemiyorum zaten ben. :S Ya amk inadına yaptığımı bildiğiniz hâlde neden "aa siklemedi piç"
tavırları alıyonuz amk.
Zaten odunum ben o yüzden hiç üzülmem hiç dert etmem sorun yoqmuş gibi devam ederim zaten bi şey yaptığım ya da yapacağım yooooq zarar gelmez yhaneee di mi.
YA AQ SİZİ ÜZMEK İSTEDİĞİM İÇİN Mİ YAPTIM NE YAPTIYSAM NE BU TAVIR AQ 
Siklemesem hadi neyseeeeeğ de şunun şurasında üj bej tane arkadaşım var onları da kırmak istemem heralde di mi. YA Bİ KERE MANTIĞA AYKIRI AQ
İPEK AQ ZATEN BENLE KAVGA EDİNCE GİT YAZ BLOGUNA Dİ Mİ HİÇ İYİ Bİ ŞEY YAPILDIĞINDA SANA SEVİNCİNİ BELLİ ETME AY PARDON TM UNUTMUŞUM 
Bİ SİKTİR GİT AMK TAMAM SİNİRLİYKEN YAZMIŞSIN SÖVMÜŞSÜN DE GİT YİNE KENDİNİ KES NE DEMEK AMK YA ONU NİYE YAPTIĞIMI ANLAYACAK KADAR DA MI TANIMADIN BENİ YANİ AQ ONU BİLE Mİ YHANE TE ALLAM 
NSE BN BSE DEMİORM
AQ 
YA HAYIR AMK BEN Bİ ŞEY YAPMADIYSAM SEN Bİ ŞEY YAPMADIYSAN NERDEN KAVGA ÇIKTI DA ARAMIZ BOZULDU LÜTFEN ŞU BEN MASUMUM AYAKLARINI BIRAKIN AMK SİZ MASUMSUNUZ ZATEN HEP. HE AMK HE.
Seroquel istiyorum aq
Okuyup gülmek serbest xdxdxd
He ergenim eft biliyorum buraya adam akıllı bi konu hakkındaki görüşlerimi yazsam da ilişkilerimi yazsam da ergen olcam np yhaneee öpt kib bye.

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Lahavlevelaislabonita

Canım.
Çok tatlı lan.
Yerim seni ya. Adı da çok seks lan. Valla. Burak xdxdxd.
Ama ötekinden çok farklı. Cidden bak.
Hayır.
Ötekinden farklı falan değil kendini kandırma İlay. Hatırla blogunu gezerken ne kadar da ona benzediğini fark ettiğini. Her yeni bir sayfada daha çok ötekiydi hep. Hatta arkadaş olurlarsa çok iyi anlaşacaklarını bile düşünmedin değil. O yüzden lütfen, kendini kandırma.
Artık nasıl bi zavallıysam internetten birilerini bulup gerçekte gördüğüm kişilerle bağdaştırıyorum. Hmm. Ok.
Ama ne biliyim. Çok değişikli la bu.
Mızıka çalmak istiyor mesela. Mızıka lan. Kim kız düşürüyor mızıkayla ki. Kız düşürmek istiyor ya zaten o da pFF.
Mühendis olucak o. Genetik mühendisi hem de.
O benim eskiden hep istediğimden.
İtü'ye gidicek.
İlay da İtü'ye gidicek zaten. : )
Sonrası malum. ;))999
Tamam gitar çalmasını, basketbol oynamasını, kişiye yararlı kitaplar okumasını, izleyebileceğiniz tüm akla yatkın dizi ve filmleri izlemesini, notlarının yüksek olmasını, yıldızlardan formül bulduğu için yıldızları sevmemesini geçtim, çocuk hiç de diğer insanları küçümseyen bi tip değil lan.
Duy bunu. DİĞERLERİNİ KÜÇÜMSEMİYOR.
NEREDEYSE MÜKEMMEL OLMASINA RAĞMEN KENDİNİ BEĞENMİŞ DEĞİL. KENDİNİ BEĞENMİŞ İSE DE BUNU İNSANLARA GÖSTERMİYOR.
Sanarsın ki Michael Scofield amına koyim. AMA İLAY HATA SENDE. SEN NE DİYE MICHAEL'I ARIYORSUN Kİ İNSANLARDA. HEM DE İNSAN BİLE DEĞİLKEN. (Bkz: "insan değil miyim")
O konuşmalarımızın hepsini tekrar okudum. Niye çünkü at yarra. Niye çünkü eşşeğin ziki. Niye çünkü anan za xd. Niye çünkü çok işsizim.
Kendini beğenmiş insanlardan nefret ediyorum. Babasının parası olmasa alamayacakları şeylerle sürekli hava atanlardan nefret ediyorum. Dış görünüşüyle övünenlerden nefret ediyorum. Ayrıca daha ağzı süt kokan insanların seks yapmış olmasıyla böbürlenmelerinden de nefret ediyorum. Tabi ki bi tecrübe edindi diye her şeyi ben bilirim kafasında yaşayan insanlardan da. Yeteneği var diye diğerlerini hor görenlerden, sırf ondan iki yaş küçük diye karşısındakini küçümseyenlerden de. Yakarım yıkarımlı konuşup hiçbi şey yapamayan yüreksizlerden, ay ondan basit ne var diyen ukalalardan da nefret ediyorum. En iyi arkadaşlardan, hoşlanılan çocuktan, herkesin imrenerek baktığı o kızdan nefret ediyorum. Arkadaş gruplarından da nefret ediyorum.
Ah o arkadaş grupları. İçinde hiçbir zaman bulunamadığım arkadaş grupları.
Benim içinde bulunmayıp da onun içinde bulunduğu arkadaş grubu.
İçinde bulunabileceğim halde bulunmadığım arkadaş grubu.
İçinde bulunmadığım arkadaş grubu.
İçinde bulunduğu arkadaş grubu.
Ah, o arkadaş grubu.
Ah, o arkadaş grubundan da nefret ediyorum. O arkadaş grubu katılarak gülerken süt dökmüş kedi gibi onları izlemekten nefret ediyorum. O arkadaş grubundakilerin ders esnasındaki kıkırdama seslerinden nefret ediyorum. Arkadaş grubundaki küslükten ötürü benle yakınlaşmalarından, küslük bittiği anda unutulmaktan nefret ediyorum. O arkadaş grubu zamanında yine kahkahalar içinde boğulurken içlerinden birinin "sen olmayınca inan bana orda gülmek çok anlamsız" diye düşünmüş olup şimdiyse gerçekten gülmesinden nefret ediyorum. O arkadaş grubunun konuştuğu konulardan, çekiştirdikleri öğretmenlerden, dedikodularını yaptıkları öğrencilerden nefret ediyorum. Sıramda sessizce oturup tam karşı duvarın dibindeki o arkadaş grubunu dinlemiş olmaktan nefret ediyorum. O arkadaş grubundakilerden nefret ediyorum. O arkadaş grubundakilerin mesajlaşmasından nefret ediyorum. O arkadaş grubundakilerin sosyal medyada yazdıklarından nefret ediyorum. O arkadaş grubundakilerin mesajlarını sosyal medyaya koyunca ağlamış olmamdan nefret ediyorum. O arkadaş grubundakilerin birbirleriyle telefonda konuşmasından nefret ediyorum. O arkadaş grubunda olma fırsatım olmuş olmasından nefret ediyorum. O arkadaş grubunda olamadığım için, o arkadaş grubundakilerin bu denli yakın olmasını kıskandığım için kendimden nefret ediyorum.
Ah işin bir de benim açımdan olan kısmı var değil mi?
O sözde merak edilen ama aslında önemli olmayan, umursamıyor görünmemden kaynaklı olan kısım. Evet içten içe kendimi parçalarken siklemiyormuş gibi davranmış olmaktan nefret ediyorum. Her seferinde konuşmak için bir fırsatım olmasına rağmen konuşamamış olmaktan nefret ediyorum. Karşısına geçip de on dakika aval aval bakıp yok bi şey demişçesine çekip gitmiş olmamdan nefret ediyorum. Tabii ki karşısında konuşamamaktan da. Benimle konuştuğunda yüzüne yayılan mutluluğu kıskanmış olmaktan nefret ediyorum. Zamanında konuşma fırsatım varken "benim bildiğim bana yeterli" diyerekten ağzıma kilit vurmuş olmamdan nefret ediyorum. Karşılıklı olarak sustuğumuz -ya da susmayı tercih ettiğimiz demeliyim- zamanlardan nefret ediyorum. Okulların açıldığı o ilk üç haftadan nefret ediyorum. Sırf bir şey yazasın diye yaptığım sikertmelerden nefret ediyorum. Konuştuğumuz her saniyeden nefret ediyorum. Konuşmadığımız tüm günlerden de nefret ediyorum. Yaptığım onca şeyi açıklayamamamdan nefret ediyorum. Okulların açılmasına gün saymaktan nefret ediyorum. Benimle ilgili tek bi şey dahi yazmamandan nefret ediyorum. Hâlâ umrunda mıyım onu dahi bilmemekten de nefret ediyorum, sana karşı ne hissettiğimi çözememekten de.
Hissetmek. Hissedebiliyor olmak. Hormonlarının beyninle birlikte çalışması falan. Çok mu yabancı ki de böyle diyon İlay. Neyin kafasını yaşıyon İlay. Sen niye hissedeyemesin. Niye hissettiğini çözemeyesin. Niye kabullenmiyosun artık olan biteni İlay. Yeter ama artık İlay. 4 gündür bu yazıyı yazıyorsun geldiğin yere bak İlay. Her şeyin farkındasın aslında niye hâlâ bu salak, masum ayaklarını oynuyorsun İlay. Evet öküzsün İlay. Harbi harbi öküzsün. Odunsun. Timsahsın. O belgeselini izlediğin aptal bakışlı timsahın ta kendisisin hatta.
Yeter işte be. Bu sene unutulmuş olmanın bana koyacağı gerçeği ile okula gittiğimde ego tatmin etme fırsatı sende olacak ama artık küçümsenip ego tatmin etmeni sağlayacak kadar değerim bile var mı gözünde bilmiyorum.
Bu yazının böyle olmaması gerekiyordu.


NOT: Bi dahaki yazıda o yalan dolan oyunlarımı ifşa edicem. öptüm.

5 Temmuz 2012 Perşembe

Niye mi Koli Bandı?

Özellikle küçükken, her izlediğinden hemen etkilenen ve beynime işlenen görüntüleri anında doğru kabul eden, hiç bu düşünceye katılmıyorum diye çıkışmayan bi kızdım. Eh yine o zamanlarda bi belgesel izlemiştim -Mythbusters- koli bandıyla ilgili. Selobant değil canım gayet de koli bandı. Aha da hayatımın dönüm noktası.
Koli bandı lan. Bildiğin koli bandı yani bu. Koli bandı bi insanı ne kadar etkileyebilir ki yhanee??? Hayır yoksa ben insan değil miyim demiycem.
Neyse efenim şimdi bu belgeselde o turuncu kıllara sahip adamlar koli bandıyla arabayı bile yapıştırdılar amına koyam. Sonra İlay niye koli bandını bu kadar abartıyor. Abartır tabi lan. Sisss arabayı kaldıramassssssınısss ama koli bandı yapabiliyor işte. [Gollum mode off aq]
Tabi ki asıl sorun koli bandının arabayı duvara yapıştırması ya da beni uçuracak güçte olması değil. Bi önceki paragrafı okuyup da buna gerçekten inanan olduysa aq.
 Asıl sorun şu ki nesneleştirmek. Siz o kilo bandına benim baktığım gibi bakmıyorsunuz ki. Koli bandını benim gözlerimden görmüyorsunuz ki.

"A life that healed a broken heart with all that it could.
I tried to heal your broken heart with all that I could."


Öncelikle Avenged Sevenfold'a selamlar olsun. Pek de güzel yazmışlar şarkının sözlerini.
Sorun şu ki şu iki satırdaki "broken heart" öbeğine dikkat ettiğinizde o "heal" işlemini gerçekleştirebilecek kadar güçlü koli bandı benim gözümde. Hı-hı kırık bir kalbin koli bandıyla onarılabileceğine inanacak kadar salağım. Noel baba da gerçek zaten.
Ya da ne bileyim koli bandı bu. Sıpaydırmeeeğncilik bile oynayabilirsin bunla. O kadar güçlü bi şey bu. İmkansızı gerçek kılıyor benim gözümde.
İşin özü şu ki o koli bandı benim 4 metrelik kırık internet kablomu bilgisayarıma yapıştırıyor. Ki internet benim bütün hayatım ve o koli bandı olmazsa internete giremem. Buydu yani.
:b)