23 Aralık 2012 Pazar

BEN...AYRILMAK İSTİYORUM

Pathetic. Durumum tam anlamıyla "pathetic".
Bazı kelimeler vardır ya İngilizce anlamını bilirsiniz de Türkçeye tam çeviremezsiniz, onlardan işte pathetic.
Şu ana kadar fazlasıyla romantik anlarımızın bulunduğu, koli bandıyla ve ethernet kablosuyla aşkımızı daha da alevlendirdiğimiz bilgisayarım ve ben söz konusuyuz.
"Sevgili  Sayın Bilgisayar,
Nerden baksan 2 yıllık beraberliğimizin bir sonu olacağını ikimiz de biliyorduk. Yine de karşıkoyamadık içimizdeki bu birliktelik isteğine. Sen, ben olmadan son derece içine kapanık, melankoliksin. Ama bilirim ben seni, biri ilgilenmeye başladı mı nasıl da parlarsın ;)  Bense sensiz hayata bağlanmasını sağlayan fişlerinden biri çekilmiş gibiyim. Ama unutma ki başka pirizler de var. İkimiz de kendimize yeni pirizler buluruz umarım.
Sorun sende değil bende. Demeyi çok isterdim. Ki öyle de. Ama demeyeceğim. Çünkü fazlasıyla klişe.
Sana bağımlı oldum çıktım, Maria Puder ve aşığı Raif Efendi gibi olduk bu 2 yıllık süreçte. Birbirlerinden ayrı 1 dakika bile geçiremeyen bir çift... Belki aradığımı sende buldum, benim sesim, görüntüm, ruhum oldun, hayata tutunman için gerekli enerjiyi benden aldın ama buraya kadarmış sevgili dost.
"Vay orspu çocuuu hemen dost dedi amnskiiiiim" diyebilirsin. De. Haklısın.
Yine de bu birlikteliğimizin ikimize de zarar verdiği gerçeğini değiştirmeye yetmiyor. Sana esir oldum amına koyim. Sen de bi ağırlaştın, ayyaşlaştın, kendine gel olm. İkimiz de yoklukta ebediyete kavuşacaz yoksa.
Yeni pirizler bulman dileğiyle. İstersen sende kalan tüm eşyalarımı yakabilirsin. Onları geri alamam. Aman dikkat et kendini de yakma da...
Hayatta başarılar dileğiyle,
Eski Dost"
Hayatımda bir farklılık olması adına bilgisayarımdan ayrıldım. İşte durumumun "pathetic"liği.

14 Aralık 2012 Cuma

"I'M YOUR KLEPTOMANIAC GIRLFRIEND"

Canım. Lütfen.
BİRLİKTE BİR SÜRÜ ŞEY ÇALABİLİRİZ!
Kleptomanik kız arkadaşın olurum senin. Hazır senaryo da var ya, durmamız hata.
Satışa sunulan mallarından birinin çalındığını fark eden mağaza görevlisi gelir de "VERİN ONU BAKİİİM. ANNENİZİ ARARIM SORA. NE ANNESİ POLİSİ ARARIM ULAN!" derse bilmiyormuş gibi davranıp "Şey, kız arkadaşım -kız arkadaş ne saçma bi sıfat lan- kleptomanik. Tedavi görüyor, hatta 2 aydır hiçbir şey çalmamıştı ama....."lı diyaloglarda bulunsan sanki karşındaki mağaza görevlisi kişi anlayacak amına koyim.
"Kleptosmbaasfğani ne lan?" diye düşünür bi kere. Eh, elin veledine rezil olmamak için de soramaz ya! Gün bizim günümüz. Özür diler gideriz.
Bu da böyle bi hayal işte. Boş bi hayal. Ama güzel bi hayal. 2. kişisi olmayan bi hayal.
Kleptomaniden -kleptomanik hayallerden- dem vurmuşken(!) bugün o anlık kleptomanik cesaretiyle ne yaptığımı anlatsam aklın durur blogger.
Abimin sıvetşörtünü giymiştim eve gelince. Kolları falan uzunca bi şey. Ama rahat da. Neyse, sıkıldım çıktım dışarı. Dışarı dediğim de bakkal. Bira alıcam. Aldım birayı. Dedim acaba yanında ne iyi gider. Aldım bi cips. İyi akşamlar dedim çıktım. Girdim yandaki markete. AND THE STORY JUST BEGANANNANAN
ANAN.
Elimdeki bozuk 4 liranın yeteceği çikolata tarzı bi şey alıcam. Dedim Petito. Sudan ucuz. Su 50 kuruş ama Petito değil. 35 kuruş o. Çok da güzel ayrıca. Her türlü gideri var. Ama Petito'nun gofretinden aldım. O suyla aynı fiyat.
Gerçi rafın gerisinde kalmış kutudan bi Petito Gofret alırken ikinci bir Petito Gofreti sıvetşörtünüzün koluna saklıyorsanız sudan daha ucuz!
EHEHEHHEHE.
Olm hep yapmak istemiştim lan. Geçen seneden beri bunun hayalini kurardım hatta. Kameranın da çekebileceğinden çok daha karanlık zaten.
ÇOK MUTLUYUM LAN.
İşin not kısmına gelirsek: Önceden planlasam yapamayacağım bi şeyi anlık deli cesaretiyle gerçekleştirmek olmam, PAHABİÇİLEMEZ.
Geriye kalan her şey için, Master Card.

I SAID HEYYYEAYAEYAYEEYEYEAEYE

I SAID "HEY".
WHATS GOIN' ON?
Hiçbi şey canım, hiçbi şey. Koca bir HİÇBİR ŞEY. Bir arkadaş grubum bile yok. Lisedeyim lan! Tamam Hazal ve Buse var. Evet ikisini de çok seviyorum ama Hazal'ın annesi kuyruk gibi peşimizde takılırken biraz zor. Hazalcım eğer ki okursan şunu bil ki annenin üstünde sözün geçmediğinden -daha çok annenin mutsuz olmasını istemediğinden- ötürü bizim üstümüzde söz geçiriyor oluşun çok mantıklı. Ama bunun üniversitesi, iş hayatı var. Annen de ebediyen yanında kalacak değil ya. İkinizin de sağlığı için az zamanda da olsa ayrı kalmaya başlamanız çok önemli.
Onun dışında arkadaş grubum olabilecek bi grup insan silsilesi var ama onlardan biriyle konuşmadığım daha doğrusu o birinin benle konuşmadığı için böyle bi şeyin olamayacağı, olacaksa da benim dahil olamayacağım çok açık. Burak, canım. Mantıklı olsana kuzum. Niye Demi? Niye Yağmur? Çok mu akıllı onlar? Çok mu zevk veriyor sana muhabbetleri? Hatırlıyorum vallahi, "sn olmynca onlra sğndm rsmn" dediğini. ACİZ MİSİN KUZUM? Niye yani? Tamam ben de öküzüm, gerizekalının önde gideniyim ama en azından anladım ne kadar saçma ve kırıcı davrandığımı. Sana en azından bir özür borçlu olduğumun da farkındayım ama şu an gelip "özür dilerim......................." desem, anlamazsın. Anlayabilecek düzeyde olduğunu sanmıyorum. Hâlâ aptal aşık rolündesin canım. Ha kendime hiç değinmiyorum. Ama bunun da düzeleceği bir gün gelecek eminim ki.
MUTLU GÜNLER BİZİ BEKLER!
Üniversitede arkadaş grubum olmazsa dağıtırım ortalığı!
Liseden pek umudum yok. Belki 12. sınıfta çevrem genişlerse "sınav stresi ehehehe" diye evden çıkıp takılabileceğim birkaç insan olacak o kadar. Üniversitede ayrı eve çıkamazsam ise de gitmem! Vallahi gitmem. Bir sene daha oturur çalışırım adam gibi. Evden ayrılmak çok önemli. Zaten kendi kendine bakabilecek kapasitedeyim. İş de bulurum kendime. Hem ev arkadaşı dediğin zaten sürekli birlikte olacağınız için zevkleriniz pek uyuşmasa da seveceğin kişidir. Ne bileyim. Kız kıza da kalmak istemiyorum açıkçası. Zaten doğru cinsiyette doğduğuma dair şüphelerim var. Bir o kadar ergen kızlar gibi davransam da ergen erkekler gibi davranmak istediğim taraflarım da azımsanacak derecede değil.
Sarhoşum sanırım. Bi tane Carlsberg içtim. Başım ağırlaştı gibi. İkinciyi içsem nolur bilmiyorum ama şu uyuşukluk çok güzel lan! Kafamı geriye atsam kaldıramam bi daha. Öyle bi şey.
Hem Slash gelecek falandı filandı ya, onlardan bağımsız olarak -zaten gidemeyeceğimi bilerek- -gidersem de gidecek kimsem olmayışını bilerek- -tek başına da gidecek olmamın hiçbi manası olmayacağını şart koşarak- fizy listemde bi şarkısı vardı, onu dinliyorum iki gündür. "By the Sword" şarkının adı. Zaten Slash'in tek çıkardığı fazla şarkısı yok diye biliyorum. Ama olm şarkı süper bi şey lan!
Bu arada 2. sınavlarda da yan gelip yatmama rağmen edebiyat hariç +90 bekliyorum, ehehehe.
O kadar da kötü durumda değilmişim sanırım. o.O
Şu an dışarı çıksam -dışarı dediğim Trump Towers'a, Uykusuz almaya- başım döner de düzgün yürüyemez miyim onu bile bilmiyorum lâkin çıkmak istiyorum! İnsanlı kalabalık yollarda dengemi kaybederek yürümek istemişim, çok mu? AHAHAHA.
Ha Slash'in şarkısını da "lahavlevelaislabonita"nın blogundan almıştım, ehehehe. Ölmeden önce o çocuğa dövme yapmak istiyorum, ikinci bir ehehehe.
Şu Slash de "Sıleş" diye mi okunuyor "Sılaş" diye mi "Sıleyş" diye mi onu da bilmiyorum, "Sıleş" diyip geçiyorum.

7 Aralık 2012 Cuma

:D:DDd:dd:Dd:DD:D.d:D'den :SSSSSSSSSSSSS'ye ani geçiş yaptığım zamanlardan birindeyiz.
İyi ki bi iş aradım. İyi ki yapabileceğimi düşündüğüm bi iş buldum.
Hemen mükemmel olduğunu düşünen aslında mükemmelin yanına yaklaşamayan özgüven patlaması yaşayan insanlardan biri oldum. Hani şu gerizekalının teki olup da bi akıllı kendi sananlardan.
Gerçek anlamda hiçbir şey yapmamak canımı sıkıyor. Tüm günlerim şu bilgisayar denen illetin başında ekrana somurtarak geçiyor. İnsanlarla daha yakın olabileceğim bi etkinlik istiyorum ben. Ve bir şeyler yapabileceğini bildiğin hâlde boş duruyor olma durumu fazlasıyla iğrenç.
YA OF NE DEDİĞİNİ BİLMEYEN GERİ ZEKALI ERGENLERDENİM İŞTE AQ
SİKİYİM.
SÜREKLİ İNSANLARA RAHATSIZLIK VERMEKTEN BIKTIM AQ.
ÇÜNKÜ İNSANLAR SÜREKLİ NE YAPARSA YAPSINLAR DİĞER İNSANLARI ELEŞTİRME PEŞİNDELER. (KENDİ DE YAPIYO ORDAN BİLİYO XD)
YA AMA AQ.
BANA NE.
BANA NE OLDUĞU GİBİ SANA NE.
oq bb

6 Aralık 2012 Perşembe

AYAKTA DURAMIYORUM

OLEY.
3 ay içinde ölücem.
GERÇEKTEN.
Ulan amma yeme bozukluğuymuş be.
Niye diş teli taktrdn ki yha snn dşlrn ktü dğldi.ss YARRAM SANA NE. Bİ BİLDİĞİM VAR DEMEK Kİ TAKTIRDIM.
Diş telli 2. günüm. ISIRAMIYORUM. Isırınca çocuk doğuruyorum resmen. Anca supangle, meyveli yoğurt, çorba. KUSMASI EN KOLAY OLAN YİYECEKLER.
Aşırı yeme bozukluğum ha bulimia nervosaya dönüştü ha dönüşecek. Belki okulda rahatça kusamıyorum diye "tüm yediklerini çıkaran" grubuna mensup değildim. E, diş teli olunca kimse de garipsemiyor bu kız niye yemek yemiyor diye :Ddd:dd:Dd:DDd Evde zaten buzdolabının anasını sikip tuvaletin amına koyuyorum. Olmadı BİM var. Olmadı MANDALİNA tezgahları var. Bime gidip kusmak için aldığım çikolatalara verdiğim para da resmen giriyor ama.
Bulimia nervosa demişken, her ne kadar bedenen tam bi bulimik sayılmıyorsam ruhen bi o kadar bulimiğim.
Gerek kleptomanik dürtüler olsun, gerek madde kullanma -madde kullanmaya teşebbüs(?)-, olsun. Alayına var. Mükemmelliyetçilik desen en ince ayrıntısına kadar.
3 ay içinde 20 kilo verebilirsem -kusarak tabi- GÜZEL GÜNLER GELİYOR GÜNEŞLİ GÜNLER derim.
2. dönem 2 3 hafta yokum msl bnce çk gzl olr. O ZAMAN DA MERAK ETMEZSEN ÖL AMK.
Rehabilitasyondaymış o yhaaaaa :SSSSSSSSS falan deseler mesela Geçmiş Olsun diye mesaj atmayı çok görmezsin umarım :)99:)9:)9):))):)9
Neyse. Öyle iğrenç sikimsonik günler geçiriyorum işte.
"İyi ki doğdun."